9 Ocak 2017 Pazartesi
Senin İman Ettiğin Hangi Kur’an?
Allah’a, Kur’an’a ve peygamberimize iftiralarla dolu rivayet
kültürüne ve geleneğe sarılarak, ne varsa hiç sorgulamadan,
Kur’an’a arz etmeden, toptan kabul edenler, Kur’an’ın insan
yaratılışına ve tabiatına uygun olan halis dinini yaşanılmaz hale
getirdiklerinin farkındalar mı? Bunun hesabını nasıl vereceklerini
hiç düşünmüyorlar mı? Sorulsa hep bir ağızdan “Kur’an kutsal
kitabımız” diyecekler. Ama Ali Şeriati’nin dediği gibi sizin iman
ettiğiniz hangi Kur’an? Şöyle söylüyor Şeriati:
32 “Evet, sen Kur’an diyorsun, ama hangi Kur’an? Cehaletin elinde
teberrük edilip kutsanan bir nesne olan Kur’an mı? Cinayetin
mızraklarının ucundaki Kur’an mı? Yoksa çeyrek yüzyıldan daha
az bir sürede, çölün dağınık ve düşman kabilelerini birleştirerek,
dünyanın egemen güçlerini -Bizans, Sasani- çökerten, insanlığın
kaderini ele geçiren, devrimci yapısıyla insanlık tarihinde yepyeni
bir medeniyet ve kültür meydana getiren bir kitap olarak mı
Kur’an?
Daha çok hayata, bilgiye, izzet, kemal ve cihada yönelik!
Yaklaşık yetmiş suresinin adını insanı ilgilendiren konulardan
alan bu kitap; yaklaşık otuz suresinin adını maddi fenomenlerden
alırken, yalnızca iki suresinin adını ibadetlerden alan bir kitap!
Bu kitap, “dostunun cehaleti” ve “düşmanının hilesiyle”
yaprakları açıldığı günden beri, yaprakları masraflı olmaya
başladı. “Metni” terk edilip “cildi” revaç bulduğundan beri adı
“okumak” anlamına gelen bu kitap, okunmaz oldu. Kutsama,
teberrük ve mal kazanma işleri gördü. Toplumsal, ruhsal ve
düşünsel mesele ve dertlerin cevabı bu kitapta aranmadığından
beri, onda soğuk algınlığı, romatizma türünden bedensel
hastalıkların şifası aranır oldu. Uyanıkken terk edip, yatarken
başlarının üstüne asarak uyuduklarından beri, görüyorsun ki
ölülerin hizmetine sunulmakta, ölüp gitmişlerin ruhlarına ithaf
edilmekte ve sesi yalnızca mezarlıklardan duyulmaktadır.
Okumanın, düşünmenin, aydınlanmanın, kavramanın,
bilinçlenmenin, yol bulmanın (hidayet), ayağa kalkmanın
(kıyam), amel etmenin kitabı olan Kur’an; izleyicilerinin,
yükümlülük, seçebilirlik (furkan) ve insani sorumluluğu adına
önerdiği tek çözüm; “İstihare” olan, teberrük edilen bir kitap
biçimine dönüştürüldü. İzleyicilerinin ona karşı görevi: Kupkuru
bir yüceltme, takdis, tazim, teberrük ve öpmek… Abdestsiz el
sürmemek, bir kılıfa geçirerek aynanın kenarına veya duvarın
yüksek yerine asmak... Kundağın yanına, yeni evin kapısına, misafirin başucuna... Bazı sureleri, ayetleri de cadıca işlevler, özel
törenler, tılsım ve büyüler, cin ve romatizma kovup-gidermeler,
büyük büyülerin düğümlerini atmalar... için kullanılır oldu.”1
Hakikati söylemenin bir bedeli vardır ve Şeriati gibi niceleri
bu bedeli ödemişlerdir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder